tarihten.org

Kalmak mı Gitmek mi?

Gizem  Özçetin Gizem Özçetin 9.01.2024 0 YORUM 688 OKUNMA
Kalmak mı Gitmek mi?

KALMAK MI GİTMEK Mİ?

Dünya tarihinin en önemli ve belki de en kanlı savaşı şüphesiz birinci dünya savaşı olmuştur. Uzunluğu, geniş bir alana yayılması ve yaşanan hukuk ihlalleri sebebiyle bunu söylemek benim düşünceme göre doğru olur. Savaşın başladığı tarihlerde savaş; Avrupa ile sınırlı olsa da 3 Kasım 1914’te Çanakkale boğazının bombalanması, Goeben ve Breslau gemilerinin Osmanlı’ya sığınması ve diğer ülkelerin de Osmanlı’ya savaş ilan etmesiyle savaş Asya topraklarına da taşmıştı. Nitekim Osmanlı açısından bu bir felaket olsa da müttefiki Almanya açısından savaşın Avrupa’ya sıkışmaması için büyük bir fırsattı. Bu sebeplerle İngiltere ve Fransa donanmaları 19 Şubat 1915 tarihinde Çanakkale Boğaz tahkimatlarını bombalamaya başlayarak, Çanakkale Cephesindeki savaşı başlatmışlardı. 18 Mart’a kadar birçok kez bombalama girişiminde bulunulsa da Çanakkale’yi sadece denizden bombalama ile geçemeyeceğini anlayan İtilaf kuvvetleri, Amfibi bir harekât hazırlığı içerisine girerek Çanakkale Boğazı’na bir çıkarma girişiminde bulunmuşlardır. Dört farklı bölgeden(Anadolu-Seddülbahir-Arıburnu-Beşige koyları) binlerce askerle çıkarma yapan İtilaf birliklerinin asıl amacı hep İstanbul’a ulaşıp Rusya’ya destek götürmekti. Fakat burada karşılaştıkları Türk askerinin direnişi ve geçit vermek bir yana ilerledikleri alanlarda dahi onları geri püskürtme çabaları düşmanı yormuş, yıpratmış ve daha da çok zayiat vermesine sebep olmuştur. 28 Ağustos’tan bu yana sıcak çatışma yaşamayan, taarruz edemeyen birlikler siper muharebeleriyle burada yaşam sürerken İngiliz Komutanlarının yeni bir taarruz hazırlığı içine girmeleri muhtemeldi. Fakat durumu değerlendiren ve gönderilen her birliğin başarısız olduğu savaşın bu konumunda yeni birliklerin de muvaffak olacağına inancı olmayan İngiltere savaş bakanı Churchill, bu harekâttan vazgeçerek cephenin tahliye edilmesini emretmiştir. Nitekim olumsuz hava şartları da bu kararı desteklemekteydi.  Bu karardan sonra Aralık ayı başlarından 20 Aralık’a kadar Arıburnu ve Anafarta bölgesi tahliye edilmiş, 9 Ocak 1916 tarihinde ise Seddülbahir’deki son birliklerin de tahliyesiyle cephe Türk birliklerinin zaferiyle sonlanmıştır. 

 

“Tahliye sürecinde Türk birlikleri bundan haberdar mıydı?” gibi önemli bir soru çıkıyor burada karşımıza. Siper muharebeleri sırasında ara ara da olsa ateş eden askerlerin birden ateşi kesmesi tahliyenin belirgin bir özelliğiydi, fakat burada İngiliz askerleri kendi kendine birkaç dakikada bir ateş eden bir tüfek geliştirerek bu soruyu ortadan kaldırmışlardır. Fakat Türk Birlikleri yine de dürbünlerle baktıklarında ve havadan gözlemlediklerinde bu tahliyeleri görebilmişlerdir. Tahliye sırasında İngilizler götürebildikleri her şeyi götürmüşler fakat çoğu şeyi de imha ederek Çanakkale topraklarında bırakmışlardır. Sadece ölülerini değil, götüremedikleri mühimmatlarını, atlarını, ilaçlarını da burada bırakmışlardı. Fakat dediğim gibi, bir kısmını imha ederek. Kendileri kullanamayacaksa Türkler de kullanmamalıydı. Liman von Sanders bunu anılarında şöyle anlatmıştı; “Çok büyük sayıda piyade ve topçu cephanesi ile sayısız toparlak ve araba parkları, her çeşit hafif silah, sandıklarla el bombaları ve makineli tüfek namluları terk edilmişti. Birçok konserve, un arpa yığınları ve dağlar gibi odun yığınları bulduk. Düşmanın bütün çadırlı ordugâhları yerlerinde bırakılmış ve feda edilmişti! Özellikle bu durum, düşmanın tahliye maksadını bizden gizledi. Gemilere alınamayan yüzlerce at, telef edilmiş olarak sıra sıra yatıyordu.”

 

           

Resim 1: Tahliyeden sonra geriye kalan İngiliz Mühimmat arabaları.

 

Resim 2: Tahliye sırasında götürülemeyen ve telef olan atlar.

 

Resim 3: Tahliye sırasında kendi kendine ateş eden Tüfek düzeneği.

 

 Amaçları hiç kimse daha fazla zarar görmeden sessizce yarımadayı tahliye etmekti. Türk kuvvetleri ara ara yapılan tüfek ve top ateşleri sebebiyle tahliyeden kesin bir şekilde emin olamamıştı. Yanlarına alabildikleri topları tüfekleri askerleriyle birlikte yarımadayı terk ettiler. Son İngiliz askerleri de 9 Ocak 1916 tarihinde sabahın erken saatlerinde yarımadadan ayrılmıştı. Bu tarih; Çanakkale Cephesinin kapandığı ve fakat savaşın henüz bitmediği bir tarihtir. Çanakkale Savaşları; Birinci Dünya Savaşı’nın en önemli cephesi olmuş, “Çanakkale düşerse İstanbul da düşer.” Düşüncesiyle kanlarının son damlasına kadar savaşmış Türk askerlerinin en önemli umudu olmuştur. Bu cepheyi kazandıran ruh, güç ve azim Türk milletine bir emsal teşkil etmiş, Kurtuluş Savaşı’nda  “bir kere yaptık bir daha yaparız” dedirtecek bir umut vermiştir. Bu sebeple 9 Ocak 2024 tarihinde bir kez daha bu günü, bu gücü ve umudu anmak ve unutmamak dileğiyle tüm bunları kaleme alma ihtiyacı hissettim. Bu ülke birçok sınavdan geçti ve her defasında bir umut ışığı buldu. Bunu her sınavımızda ve daima hatırlamak dileğiyle. Tarih kaybedeni değil, kazananı da değil, asla vazgeçmeyeni yazar, yazmalı.. 

 

 

KAYNAKÇA

Liman Von Sanders, Türkiye’de Beş Sene, Yeditepe Yayınları, İstanbul 2013.

Edward Cadogan, Çanakkale’de Ateş Altında, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul 2019. 

Şahin Aldoğan – Melike Bayrak Özçelik, Çanakkale Muharebeleri, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul 2022. 

https://canakkalemuharebeleri1915.com/makale-ler/yucel-ozkorucu/459-tahliye-3

 

Gizem  Özçetin
Kaleme Alan Gizem Özçetin

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nde 2016-2020 tarihlerinde Tarih Bölümünü bitirmiştir. Mezun olduktan sonra tarih alanında birkaç sitede yazıları yayınlanmıştır.  

YORUMLAR

Fikirleriniz bizim için değerlidir, bizimle paylaşabilirsiniz...

BU MAKALELERİ BEĞENEBİLİRSİNİZ