tarihten.org

Cengiz Han'ın Büyük Yasası ve Moğol Kanunları

Ertuğrul Öztürk Ertuğrul Öztürk 14.08.2024 0 YORUM 2034 OKUNMA
Cengiz Han'ın Büyük Yasası ve Moğol Kanunları

Müverrih Reşidüddin'in, Cami’u’t-Tevarih adlı eserinde çizdiği, bir Moğol Hakimini heyeti ile birlikte ülkedeki hukuki bir meseleyi çözmek üzere yolculuk yaparken resmeden bir minyatür. 

Moğol Kanunları

Moğol Kanunlarından bahsetmek için ilk olarak birkaç hususa değinmemiz gerekmektedir. Bunlardan ilki Moğolların Batılı Dünya ve Moğol Seferlerine maruz kalmış topluluklar tarafından sadece "barbar" ve "kuralsız göçebeler" olarak tanımlanmaları Batılıların, Moğolların devlet sistemini ve onların hukuk sistemlerinin nasıl işlediğini bilmemelerinden kaynaklanır. Moğolların Seferleri ve Moğol mezalimi hakkında bilgilerimiz ne kadar çok ise de Baykal Gölüyle Çin Seddi'nin arasında bulunan bölgede işlerin nasıl yürüdüğüne dair bilgilerimiz ise o denli kısıtlıdır. Moğollar zamanında göçebe ve avcı olduklarından ötürü yazı ve edebiyatla uğraşmaları Moğollar için de pek de uygun ve hoş karşılanan bir uğraş değildi. Bu nedenle, Moğollar 13. yüzyıla kadar kendilerine bir alfabe edinemediler. Ancak 13. yüzyıla geldiğimizde  diğer edebiyatlar arasında ne kadar en fakir edebiyat olarak görülse de kendilerine bir edebiyat oluşturmayı ve de yazılı bazı eserler bırakmayı başarabildiler. Ancak, Moğol edebiyatına en büyük katkıyı 16. yüzyılda Moğolistan’a Tsongkhapa’nın "Sarı Bilgisi" halinde giren Budist Reformatörü’nün önünü açtığı Lamaizma yapmıştır. Moğol Prenslerinin de desteği ve teşvikiyle ilk manastırı Abatay Han, Karakurumda Erdeni-Dzu’yu yaptırdı ve bu sayede Lamaizmanın etkisi bütün Moğolistan'da hissedilmeye başlandı. Moğol Kanunları, Cengiz Yasası dışında bu Lamaların etkileri veya dahlleriyle ya da sorunlarıyla alakalı olmuştur. Birçok manastırın inşaa edilmesiyle beraber bunlardan bazıları önemlidir ve kanımca zikre şayandırlar. 

1- Gegen yahut Hutuhtu Manastırları, bunları Halha Moğolları, faziletleri veya mucizeleri ile temayüz etmiş bulunan Hubilganlar'ın oturup da halkın iyiliği yolunda dua etmeleri için inşa etmişlerdir.

2- Mançu Sülâlesi imparatorları tarafından Çin maliyesi hesabına inşa ettirilmiş olan imparatorluk manastırları.

3- İktisadî durumun bilhassa iyi olduğu yıllarda bir Sumun'un (en küçük süvari birliği) bir manastır inşa etmek için birleşmiş olan aileleri tarafından inşa edilmiş olan Sumun Manastırları.

4- Çok dindar prensler veya akrabaları tarafından sevap olsun diye inşa ettirilmiş olan özel manastırlar.

Bu manastırlar zamanla insanlara borç vererek, Moğolistan topraklarında ve etkin oldukları bölgelerde giderek güç merkezi durumuna gelmiş ve bir tür tefecilik konumuna gelmişlerdir, ve bu manastırların rahipleri aşırı derecede fazla olmakla birlikte bütün erkeklerin sekizde birinin bu manastırlara bağlı olduğu bilinmektedir.

Şimdi de bu manastırlarda görev alan din görevlilerinin görev ve yetki alanlarından bahsetmenin gerekli olduğunu düşünmekteyim. Bunlar sırasıyla; 

 1- Hanbolama; Han tarafından seçilen en yüksek rütbeli rahiptir.

 2-Tsorcilama; Han tarafından seçilen başrahibin yardımcısıdır.

 3- Şiretülama; Ayinlerden mesul olan ve ayin asayişini temin eden kişidir.

 4- Gebkü; Manastırlarda kalan öğrencilerin intizamından sorumlu görevlidir.

 5- Umzat; Ayinleri dualarıyla başlatma yetkisi olan görevlidir.

Yukarıda da bahsi geçtiği üzere Cengiz Yasası dışında birçok kanun bu manastırlarla ya alakalıdır ya da manastırlara regülasyon mahiyetindedir. Şimdi, Moğol devletinin ve topluluklarının 20. yüzyıla kadar kullanmış oldukları kanun metinlerinin ve bu kanunların muhtevaları hakkında bilgi vermek elzemdir.

İlk olarak, bahsedeceğimiz ve muhtevasına değineceğimiz yasa Cengiz Han'ın Büyük Yasası’dır. Bu yasa, Cengiz Han'ın dağınık kabile durumundan alıp bir millet haline getirdiği Moğol milletini ayakta ve birlikte tutmak için hazırlamış olduğu, geçmişten gelen Moğol örf ve adetlerini de muhtevasında barındıran bir yasalar bütünüdür. Cengiz Han bu kanunlarda neredeyse her konuyla alakalı düzenleme ve uygulamaya değinmiştir. Cengiz Han’ın Büyük Yasası ordu asayişi ve düzeninden, toplum düzeninden, ahlak kurallarından, Moğol inancıyla alakalı durumlardan, diğer mezhepler ve toplumlarla olan ilişkilerden ve dahi birçok kuraldan oluşan bir kurallar bütünüdür. Aşağıda, Cengiz Han Yasasının ilk 25 Maddesi listelenecektir. 

 Cengiz Han’ın Büyük Yasası 

1-    Zâni ister evli olsun ister olmasın, zina ölümle cezalandırılır.

2-     Sodomi (eşcinsel) ölümle cezalandırılır.

3-     Kim bilerek yalan söyler veya sibirhazlıkla uğraşır veya bir başkasını gözetler veya kavga eden iki kişinin arasına girer veya bir kimseye başka birine karşı yardım ederse ölümle cezalandırılır.

4-     Kim kül veya su içine işerse ölümle cezalandırılır.

5-     Kim, mal alır ve üç kez arka arkaya iflâs ettiğini bildirirse ölümle cezalandırılır.

6-     Kim tutsak alanın izni olmadan bir tutsağa yiyecek veya giyecek verirse ölümle cezalandırılır.

7-     Kim kaçmış olan bir köleyi veya tutsağı bulur ve onu eski zilyedine geri vermezse ölümle cezalandırılır.

8-     Bir hayvan kesilirken bacakları bağlanmalı, karnı açılmalı ve ölünceye kadar kalbi elle sıkılmalıdır, bundan sonra onun eti yenebilir. Ama kim bir hayvanı Müslümanların usulünce keserse, o da müslüman usulüne uygun şekilde kesilmelidir.

9-     İster saldırıda, ister geri çekilmede olsun bir kimse savaşta çıkınını, yayını veya eşyasından başka bir şeyi düşürürse, arkasındaki adam attan inmeli ve bunu ona geri vermelidir. Bunu yapmayan ölümle cezalandırılır.

10-  Ebu Tâlib'in oğlu Ali'nin bütün ardgelenleri, bütün fakirler, Kur'an okuyucular, fakîhler, hekimler, bilginler, rakipler ve tek başına inzivada yaşayanlar, müezzinler ve ölü yıkayıcılar vergi ve resimlerden muaftırlar.

11-  Tanrının hoşuna gitmek için birer araç olduklarından bütün dinlere eşit olarak saygı gösterilmelidir.

12-  İsterse veren bir prens ve alan bir tutsak olsun, veren tadına bakmadan önce onun elinden bir şey yemek yasaktır. Başkasının yanında onu birlikte yemeğe çağırmadan bir şey yemek ve arkadaşlarından daha çok yemek yasaktır. Üstünde yemek pişirilen ateşin veya yenilmekte olan bir yemeğin üzerinden geçmek yasaktır.

13-  Seyyahlar yemek yemekte olan kimseleri görünce attan inmeli ve izin istemeden onlarla birlikte yemelidirler. Bunu onlara kimse yasaklamamalıdır.

14-  Suya elleri daldırmak yasaktır; su almak için bir kap kullanmalıdır.

15-  Giyildiği ve iyice yıpranmadığı sürece elbiselerini yıkamak yasaktır.

16-  Herhangi bir şeye pis demek yasaktır. Herşey temizdir ve temizle pis arasında bir fark yoktur.

17-  Herhangi bir mezhebi üstün tutmak, kelimeleri üstüne basarak söylemek ve şeref unvanları kullanmak yasaktır. Hükümdarla veya başka birisiyle konuşan kimse sadece onun adını söylemelidir.

18-  Komutan, ardgelenlerini o birlikleri şahsen gözden geçirmeye ve savaşa girmeden önce silâhları kontrol etmeye, savaşçıları savaş için gerekli herşeyle donatmaya ve: herşeyi en ince noktalarına kadar gözden geçirmeye ve gerekli bir şeyi eksik olanı cezalandırmaya mecburdur.  

19-  Birliklere refakat eden kadınlar, erkekler savaşta iken bunların iş ve vazifelerini üzerlerine almak mecburiyetindedirler. 

20-  Seferden dönen birlikler hükümdara belli vergiler vermek mecburiyetindedirler.

21- Her yıl başında, kendisi ve oğulları için aralarından seçsin diye bütün kızlar hükümdara takdim edilmelidirler.

22-  Birliklerin başında her bin, yüz ve on er için bir önder bulunur.

23-  Eğer birlik önderlerinin en yaşlısı yanlış bir iş yapar ve hükümdar onu cezalandırmak için hizmetçilerinden en sonuncusunu ona gönderirse, o bu berikine teslim, olmalı ve ölüm cezası bile olsa, ceza infaz edilinceye kadar önünde diz çökmelidir.

24-  Birlik önderleri hükümdardan başka kimseye başvuramazlar, yoksa ölümle cezalandırılırlar. İzin almadan yerini değiştiren de ölümle cezalandırılır

      25-Hükümdar ülkedeki olaylar hakkında daha çabuk bilgi edinebilmek için sürekli posta karakolları kurmalıdır.

Eski Tsaayin Biçik 

Eski Tsaayin Biçik kanunuyla alakalı elimize çok fazla bilgi geçmemesine rağmen zikre şayan olmayacak kadar da yetersiz bir kaynak değildir. Bundan ötürü Pallas’tan aldığımız malumatı dayanak olarak göstermek suretiyle Eski Tsaayin Biçik’ten bahsetmek zaruridir. Elimize geçen 8 fragmentten ikisi zina ile alakalıdır. Bu yasa, genel anlamda Moğol kabilelerini bir arada tutmaya çalışan bir eğilim göstermektedir ve buna dair kural ve cezalardan oluşur. Bu kanunda zina suçunun cezası tıpkı Cengiz Yasasında olduğu gibi ölümdür. Ancak, Alinge Curt’a göre 200 yıl sonrasında bu yasanın özellikle de zina suçunun cezasının uygunlanmadığını görmekteyiz. Yasada 7. ve 8. maddede kadınların imtiyazlarından bahsetmektedir. Cengiz Yasasından anladığımız kadarıyla kadın erkeklerden geri planda kalmaktaydı ancak Eski Tsaayin Biçik bunu değiştirmeye çalışmıştır. Yukarıda bahsettiğimiz gibi Lamaların bu kanunlarda etkisinin ve dahlinin olduğu Eski Tsaayin Biçik’in ilk maddesinde gözümüze çarpmaktadır. Eski yasaya göre yasak olan durum Tsaayin Biçik ile birlikte cezasız bir hale gelmiştir.


Eski Tsaayin Biçik Muhtevası ve Maddeleri;

1-  Şamanların (Kamların) odalıklarıyla cinsî münasebette bulunmasının cezası yoktur.

2-  Bir prensesle zina hâlinde yakalanan kimse cereme olarak bir keçi ve bir teke keser.

3-  Alelade zinada zâni, boynuzluya dört yaşında bir at, zâniye de yargıca üç yaşında bir at verir.

4-  Bir yabancıyı odalığının yanında yakalayan kimse onu tamamiyle soyabilir, yanında bulunan at, para ve ne varsa alabilir ve onu çırılçıplak kapı dışarı edebilir. Odalık cezalandırılmaz.

5-  Bir genç erginleşip hayatını kazanmaya başlayınca artık babasının velayeti altında bulunmaz ve doğrudan doğruya kanunî beyin uyruğu olabilmek için sürümüm bir düşergesini alarak babasından ayrılabilir.

6-  Eğer Kalmükler birbirleriyle kavga ederken biri diğerinin saç örgüsünü çeker veya onları koparırsa, örgüler hükümdara ait olduğu ve uyrukluğun bir işareti bulunduğu için bu, cezayı gerektiren bir fiildir. Ama bir kimsenin örgüsünden etrafında serbest ve upuzun saçları varsa, bunu her kes ceza görmeden çekiştirebilir, çünkü onun kendi saçıdır ve hükümdarın saçı sayılmaz.

7-  Kulübede kendi yerinde, yâni kapının sağ yanında ocağın arkasında ve yatağın ayak ucunda oturan bir kadına kimse dokunmamalıdır; o bir yabancıya küfredebilir, hatta kadın istediği gibi ona odun veya ev eşyası fırlatabilir. Ama kavgada yerinden ayrılırsa, hele kulübeden dışarı çıkarsa hakkını kaybeder ve hakaretlerinden ötürü gerektiği gibi cezalandırılabilir.

8-  Bir kadın bir hükümdara gider ve kendisine veya yakınlarına verilmiş olan bir cezanın affı için ricada bulunursa, karşı cinse karşı duyulan saygıdan ötürü genel olarak küçük cezalar affedilir. Büyükleri ise yan yarıya indirilir.


Yeni Tsaayin Biçik

1640 Tarihli Oyrat bir diğer adıyla Yeni Tsaayin Biçik kendisinden önceki kanunlara göre daha çok bir anayasa şeklini almaya başlayan ilk kanundur. Bu kanunun meydana gelmesinde Batı Moğolları ve onların büyüyen nüfusunun daha etkin bir biçimde yönetilmesini sağlamak etkin bir rol oynamıştır. Bu kanunun muhtevasını ve hedefini daha iyi anlamak için dönemin Moğol toplumunun ayrımlarını iyi anlamak lazım gelmektedir. 17. yüzyılda Moğolistan'da Batı Moğolları 3 sınıfa ayrılmaktaydı ve bunlar sırasıyla; Prensler, Tabunanlar (Prens olmayan asiller) ve Zaisanlardır (Memur Sınıfı). Prensler, kendi içlerinde de üçe ayrılırlar: Prensler (Hanlar, Taiciler), Orta, Memuriyet sahibi prensler ve küçük memuriyeti olmayan prens akrabaları (Noyonlar). Kanun, diğer kanunlara göre daha kapsamlı olduğundan kanun içerisinde bazı ayrımlara gidilmiştir. Kanun, Özel Hukuk ve Kamu Hukuku olmak üzere iki ana gruba ayrılmaktadır ve bu gruplar da kendi içlerinde bazı gruplara ayrılmaktadır. Bunlar:

 1- Özel Hukuk; Borçlar hukuku, Ayni Haklar, Aile Hukuku ve Miras Hukuku

 2- Kamu Hukuku; Ceza Hukuku, Usul Hukuku, İdari Hukuk ve Askeri Hukuk

Aşağıda her hukuk türünden birkaç madde örnek göstererek Yeni Tsaayin Biçik hakkında fikir edinmemizi sağlamaya çalışacağım. Örnek göstermeden önce Yeni Tsaayin Biçik kanunlarını uygulayan son Moğol idarecisi olan 1938 yılında ölen Kraliçe Genepil'in ve 1924 yılında ölen Kocası Bogd Han'ın fotoğraflarını görelim. Bogd Han Moğolistan'ın 1911 yılında Çinli Qing Hanedanlığından bağımsızlığını ilan etmesinden sonra Moğol Hanı olmuş ve 1924 yılında vefat etmiştir.


Yeni Tsaayin Biçik 

 Özel Hukuk

  Borçlar Hukuku

1- Bir şeyi ödünç alan kimse onu kaybederse bunu borçluya tazminle yükümlüdür. 

2- Bir hekimle ücret hakkında bir anlaşma yapılmamışsa hastalık iyileştirildikten sonra hiç olmazsa bir at almaya hakkı vardır.


  Ayni Hukuk (Eşya Hukuku)

1- Kaybolan hayvanların derhâl malikleri tarafından Şulenga'ya bildirilmeleri gerekir ki böylece Şulenga hayvan arayıcılara direktif verilebilsin. Yabancı kaybolmuş hayvanları tutanlar, bunları Şulenga veya hayvan arayıcılara bildirmek mecburiyetindedir.

2- Yabancı bir sürü içine girmiş olan hayvanlar üç gün serbest ve dokunulmadan kalmalıdırlar. Bu süre içinde yabancı sürünün maliki durumu bildirmek mecburiyetindedir. Kaybolan hayvanlar at ise, sürünün sahibi üç gün geçtikten ve ilgili merciye durumu bildirdikten sonra bu atlara binebilir. Zamanından önce bu hakkı kullananlar üç yaşında bir at vermek mecburiyetindedirler.  

  

  Aile Hukuku

1- Çok kadınla evlenmeye izin vardır.

2- Kızını nişanlayan eşraftan bir kimse başlık olarak 30 deve ve diğer kıymetli şeyler, 50 at ve 400 koyun istemek hakkına sahiptir. Buna karşılık kendisi, kendi takdirine göre kızına bir çeyiz vermek mecburiyetindedir. 


  Miras Hukuku

   Tek madde olarak, "Ey babalar, oğullarınızın miras düşergesini gerektiği gibi onlara veriniz." bulunmaktadır. Sonradan bir baba fakirleşirse çocuklarının, babanın hayvanlarının 1/5'ini isteme hakkı vardır. 


 Kamu Hukuku

 Ceza Hukuku

1- Kanunları değiştiren bir büyük bey 10 deve ve 100 at, ortanca bey 5 deve ve 50 at, küçük bey de bir deve ve 3x9 hayvan ceza olarak keser.

2- Ülkemizde barışı bozan, birbirleriyle savaşan, büyük bir Aymak'ı veya bütün bir Nutuk'u imha ve yağma eden beylere diğer Moğol ve Oyrat beyleri birlikte saldırmalı ve onlara hadlerini bildirmelidirler. Bunların beyliği ellerinden alınmalı ve diğerleri arasında bölüştürülmelidir.


İdari Hukuk

1- Benim, bütün otoklarımın Demçi'leri halklarını iyice göz önünde tutmalı ve vergileri zamanında ve bekletmeksizin almalıdırlar. Gerektiği gibi işini yapmayan bir demçi mahkemeye verilmeli ve bu duruma göre bütün malı mülkü elinden alınmalıdır. Otoklann en yaşlı Zaisanları Demçi'leri iyice kontrol etmeli ve buyrukları onlara bildirilmelidir ki, bunlar habersiz olduklarını söyliyerek suçsuzluk iddiasında bulunmasınlar

2- Bütün Demçi'lere fakirlere ve muhtaçlara bakmalarını ve onlara yardım etmelerini emredin. Eğer onların yeteri kadar yardım malzemeleri yoksa, bunu Otoik'larındaki en yaşlı Zaisan'a bildirip ondan malzeme alsınlar. Sıkıntıda olanlara yardım kişilik durumlarına bakılmadan yapılmalıdır. Zaisanlar da gereken malzemeyi bulamayacak durumda iseler, durumu Yüksek Mahkeme hükümdara bildirmelidir. Bununla birlikte gönderilen yiyecek içecek, sıkıntısında olanlara gerektiği gibi dağıtılmaz ve bunlar yakınmaya sebep bulurlarsa, bu hususta zaisan'dan hesap sorulmalıdır. Eğer sıkıntıda bulunan bir kimse yardımsızlıktan ölürse, oradaki âmir bundan sorumludur ve duruma göre gerektiği biçimde cezalandırmalıdır.


Askeri Hukuk  

1- Savaşta kötü davranan veya kaçan prensler ceza olarak 100 zırh, 100 deve, uyruklarından 50 aile ve 1000 at vermek zorundadırlar. Küçük prensler ise 10 zırh, 10 deve, 10 aile ve 100 at verirler. Zaisanlar, Sargaçi'ler ve diğer önderler de 3 köle, yurt ve 30 at verirler.  

2- Bir prensi düşman elinden kurtaran onun ulusunda Tarhan olur. Bir prensi savaşta terkeden ise öldürülür ve malı mülkü yağma edilir. Zaisanları veya Sargaçi'leri tutsaklıktan kurtarırsa bir prensin kurtarıcısı gibi mükâfatlandırılır. Kurtarılan teyid etse bile kurtarmış olma iddiası ve prensini yüzüstü bırakmış olma ithamı değerli tanıklarla teyid edilmelidir.

   

Usul Hukuku

1- Hukukî nizalar yalnız genel mahkemeler önünde halledilir.

2- Hotonlarla ilgili işlere Hoton Mahkemeleri bakarlar. Kabileleri ilgilendiren hususlarda en yüksek mahkeme karar verir.

3- Dava satın almak yasaktır. Davacı kendi işini kendisi görmeye mecburdur.

4- Duruşma belli bir yerde ve tarafların huzurunda olur. Taraflar yokken duruşulmaz.


Kanunlardan bir diğeri ise Halha Ciromdur. Bu kanun, Kuzey Moğolistan'da yürürlüğe girmesi için çıkarılan kanunlardan bizim bildiğimiz tek kanundur. Bu kanun, uzun yıllar boyunca insanlar itina ile gizlenmiştir. Bu kanun, ilk nüshasını bulan kişi Profesör Jamtsaranodur ve 1914 yılında bu kanunu bulmuştur. Bir nüshası kopya edilen bu kanun, St. Petersburg İlimler Akademisi Müzesi'ne gönderilmiştir. Kanun, 8 bölümden oluşmaktadır ve 1 de eki bulunmaktadır. Bu kanun; Borçlar Hukuku, Eşya Hukuku, Aile Hukuku, Miras Hukuku, Ceza Hukuku gibi bölümlere ayrılmaktadır. Yeni Tsaayin Biçik’e benzerlik göstermektedir. Ancak, Yeni Tsaayin Biçik’ten farklı olarak Lokal bir kanundur ve Kuzey Moğolistan ve Kuzey Moğolları için özel olarak hazırlanmıştır. Kanun maddeleri genel anlamda Yeni Tsaayin Biçik ile benzerlik göstermektedir.

 

 

KAYNAKÇA

 

1 Curt,  Alinge, Moğol Kanunları, çev. Prof. Dr. Coşkun Üçok, Sevinç Matbaası, 1967

2 May, Timothy, Merkezi Asya: Moğollar 1206-1405, çev. Prof. Dr. Mustafa Uyar

3 Köprülü, Fuad, “Türk ve Moğol Sülalelerinde Hanedan Azasının İdamında Kan Dökme Memnuiyeti”, Türk Hukuk Tarihi Dergisi, I, (1944)

4 Kafesoğlu, İbrahim, Umumi Türk Tarihi Hakkında Tespitler

5 Vurgun, Nagehan, Harezmşah Devletinin Dış Politikası, Konya, 2021

6  İbn Fadlan, İbn Fadlan Seyahatnamesi

7 Altan Topçi (Moğol Tarihi), Çev. T. Gülensoy, Ankara 2008

8 Gömeç, Y., Saadettin, Çingiz-Nâmeler Üzerine Bir İnceleme: Çingiz Han’ın Soyu ve Mogol Tarihinin İlk Devirleri, Belleten

9 Cengiznâme, Haz. B. Şişman, Samsun, 2009

10 Alaaddin Ata Melik Cüveyni, Tarih-i Cihan Güşa, Çev. M. Öztürk, (2. Baskı), Ankara 1998

11 Palmer, James, The Bloody White Baron, 2009

 

 

Ertuğrul Öztürk
Kaleme Alan Ertuğrul Öztürk

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde Tarih Lisansını tamamladıktan sonra, Polonya'da Kazimierz Wielki Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler'in Tarihi yoğunluklu dersler aldı. Ankara Üniversitesi, Dil, Tarih ve Coğrafya fakültesinin Sümeroloji Yüksek Lisans Programında 1 yıl eğitim aldıktan sonra, aynı kurumda bulunan Ortaçağ Tarihi Yüksek Lisans programına geçiş yapan Ertuğrul Öztürk, şu an tez aşamasında eğitimine devam etmektedir.

YORUMLAR

Fikirleriniz bizim için değerlidir, bizimle paylaşabilirsiniz...

BU MAKALELERİ BEĞENEBİLİRSİNİZ